Sadece ülkemizin değil, dünyanın en gizemli yerlerinden biri olan Kapadokya’yı gezerken derin bir merak duyduğunuzu biliyoruz. ‘ Peri bacaları nasıl oluştu, insanlar peri bacalarının içlerini ustalıkla nasıl oydu, bu yeraltı şehirlerini kimler yaptı, o kadar insan yerin altında nasıl yaşadı ’ diye binlerce soru geliyor gezginin aklına. Peri bacaları oluşumunun bilimsel açıklaması olmasına rağmen mistik havasının da şöyle düşündürdüğü biliyoruz; ‘Kapadokya eskiden perilerin cenneti miydi, yoksa doğa bir mucize mi göstermek istedi!’
Peri Bacaları Turları
Yazımızda Peri bacaları hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız. Eğer sizler de Kapadokya’yı ziyaret etmek etmek isteyen veya planı olan on binlerce turistten birisi iseniz şunu bilmenizde fayda var : Kapadokya’daki peri bacalarını yakından görmek ve deneyimlemek için en iyi yöntemlerden bazıları günlük tur olan Kapadokya Kırmızı Tur’a katılmak veya gün batımı ATV Turu gerçekleştirmektir. Günlük gezi turlarına katılarak profesyonel rehber eşliğinde peri bacaları hakkında detaylı bilgileri edineceksiniz ve ek olarak gün içerisinde bir çok farklı yeri de ziyaret edebileceksiniz. Gün batımı atv turunda ise yine Kapadokya’daki vadileri ATV cihazları ile grup halinde turlayacaksınız. Peri bacalarını yakından görebileceksiniz. Genel Kapadokya tatil rezervasyonunuzu birlikte planlamak ve gerçekleştirmek için rezervasyon sayfası üzerinden iletişime geçebilirsiniz. Şimdi gelelim Kapadokya’daki Peri Bacaları hakkında bilgilere.
Peri Bacaları Nedir ?
Peri bacaları, yağmur rüzgar ve sel sularının tüflerden oluşan yapıyı aşındırarak gerçekleşen kaya oluşumlarıdır.Genellikle konik şekildedirler. Peri bacaları kule şeklinde olan bu oluşumların tepelerinde daha sert tabaka olan kaya bloku bulunmaktadır.
Yazının devamında peri bacalarının oluşumu hakkında detaylı bilgileri bulabilirsiniz. Öncesinde isterseniz peri bacalarının oluşumunu da anlatan ” Kapadokya’nın Oluşumu ve Tarihi Bilgi ” belgeselini de bu link üzerinden izleyebilirsiniz.
Peri bacaları Oluşumu – Peri bacaları Nasıl Oluştu?
Kapadokya’yı özel bir coğrafya yapan ve peri bacaları oluşumuyla böylesine görsel bir şölene dönüştüren sihirli değnek değil elbette, jeolojik zamanlardaki aktif volkanlar. Neredeyse 60 milyon yıl önce 3. Jeolojik dönemde başlayan Toroslar’ın yükselmesi ve kuzeyde bulunan Anadolu fayını sıkıştırması sonucu bölgedeki yanardağlar birden harekete geçmiş. Karlı siluetiyle şimdilerde manzarasına doyulmayan Erciyes Dağı, Güllüdağ ve Hasandağı bundan 10 milyon yıl öncesine kadar lav püskürtmeye başlayan aktif yanardağlar; Kapadokya Bölgesi ise arkeolojik kazılarda bulunan deniz canlılarının fosillerinden anlaşıldığı üzere bir iç denizmiş.
Yanardağlardan 10 milyon yıl önce Üst Miyosen’le başlayıp, 2 milyon yıl önce Pliosen’e kadar püsküren lavlar, platolara inerek bu iç denizi, gölleri ve akarsuları kurutmuş. Kuruyan zeminin üstünde neredeyse 100 – 150 metre kalınlığında bir tüf tabakası oluşmuş. Oluşan tabakanın içinde volkan külü, kumtaşı, kil ve bazalt içeren kayaçlar olduğundan bazı alanlarda sert, bazı alanlarda ise oyulabilecek yoğunlukta lav birikmeleri olmuş. Bu tabaka ilerleyen zamanlarda bölgeden geçen Kızılırmak başta olmak üzere, vadilerin yamacından inen seller ve rüzgarların etkisiyle değişime uğramış. Bitki örtüsünün azlığı ve tüf tabakasının geçirimsizliğiyle kuvvetlenen sel suları akarken, sert kayaların arasında inatla yol açmaya çalışmış. Sert kayalar azgın suların gücü karşısında çatlayıp koparken, alt kısımlarında ise derin dalgalı vadiler bırakmış. Tabiatın bu coğrafyada asırlar boyu bir sanatkar, bir heykeltıraş edasıyla çalışması ve emek vermesiyle ise, sel sularının aşındırmasından kendini koruyan sert kayalar, dünyada eşi benzeri olmayan şapkalı, konik gövdeli peribacaları oluşumu gerçekleşmiş.
Peri bacaları Tarihi
Kapadokya’nın sınırlarını tarihte ilk kez Roma antik döneminin ünlü coğrafyacısı Strabon çizmiş. Güneyde Toroslardan başlayarak, kuzeyde Doğu Karadeniz kıyı şeridi, batıda Aksaray, doğuda ise Malatya olacak şekilde geniş bir alanı Kapadokya olarak isimlendirmiş. Günümüzde ise bizim Kapadokya dediğimiz bölge Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kırşehir ve Kayseri illerini kapsıyor. Bu sınırların arasında Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve Ihlara çevresi ‘Kayalık Kapadokya Bölgesi’ olarak biliniyor.
‘Dili olsa da neler gördü geçirdi bir anlatsa’ dedirtecek kadar eski peri bacaları tarihi Kapadokya’nın tarihi aslında.Kapadokya peri bacaları oluşumundan bu yana birçok medeniyet görmüş. Bölgenin doğal binaları olan peri bacalarının içleri, ilk insan yerleşiminin olduğu Paleolitik dönemde oyulmaya başlamış. Hititlerin yaşadığı dönemlerden sonra, 3. Yüzyılda ilk Hristiyanların inançlarını özgürce yaşayabilmeleri için hem bir sığınak, hem bir ibadethane hem de ev olarak kullanılmış.Bu sebeple Kapadokya bölgesinde onlarca kiliseyi bulabilirsiniz.11. ve 12. Yüzyılda Kapadokya Selçukluların olana kadar da, Hristiyanların gerek Arap akıncılara, gerek başka istilalara direnişine şahit olmuş.
Tüflü yapısından dolayı her dönem biraz daha oyulup biraz daha genişletilmiş, hatta kilise olarak kullanılanlarında içlerine dönemin hikayelerini yansıtan freksler bile işlenmiş. Peri bacaları oluşumunun mucizesi bölgenin ‘masal diyarı’, ‘harikalar diyarı’ diye anılmasının yanı sıra uzaylıların uğradığı doğaüstü bir bölge olarak görülmesinde de etken olmuş.
Peri bacaları Hakkında Bilgi
Peri bacaları hakkında bilgi verirken genel bir tanımlama yapacak olursak, çoğunluğu konik gövdeler üzerine şapka tabir edilen sert kaya başlıklardan oluşmuşlardır. Peri bacaları oluşumunda en büyük pay da şapkalarına düşüyor. Çünkü şapka kısımlarının araziye göre daha sert yapıda olması, aşağısında koni biçiminde yükselen ve nispeten daha yumuşak olan gövdenin korunmasını da sağlıyor. Peri bacalarının gövde kısımları yanardağ kırıntısı da denilen tüfit, volkan külü ve tüften, şapka kısımları ise ignimbirit ve lahar gibi sert, dayanıklı kayaçlardan. Bu yüzden sert şapkalar ağırlıklarıyla aşağı doğru baskı yaparak konik gövdeleri rüzgar aşınmasına daha dirençli kılıyor. Bir diğer özelliği ise konik gövdede bulunan tüfün erozyonunu önlemesi ve peri bacasının yüksekliğini kontrol altında bulundurması oluyor ki, peri bacasının var olabilmesi, daha doğrusu ömrünün uzun olabilmesi bu yüzden şapkaların kayaçlarındaki dirence bağlı desek yalan olmaz.
Kapadokya’da erozyonla oluşan şapkalı peri bacaları dışında mantar biçimli, sütunlu ve sivri peri bacaları da görülüyor. Peri bacalarının çapları ise 1 metreden başlayıp 15 metreye kadar büyüyebiliyor. Bu oranlardan daha küçük veya daha büyük olanları peri bacası olarak değerlendirilmiyor. Renkleri genellikle gri veya beyaz olan peri bacalarının milyonluk yaşlarına rağmen dimdik ayakta durmaları doğanın sunduğu bir mucize gibi. Dünyada bazı yerlerde peri bacaları oluşumuna benzeyen şekiller görülse de, Kapadokya’dan başka hiçbir yerde bu kadar yoğun bulunmuyor.
Peri bacaları oluşumu çok ama çok büyük zamanlara yayılarak günümüze kadar gelmiş olsa da, zamana karşı ne kadar direneceğini öngörmek depremin olacağı saati bilmek gibi bir şey. Her ne kadar yüzyıllar içinde yeniden oluşacağı var sayılsa da doğadaki değişimler ve aşındırıcı faktörler devam ettikçe peri bacalarının dirençleri de azalıyor.
Kapadokya’da Peri bacaları Nerede?
Kapadokya’nın tüflü volkanik toprağına yayılmış binlerce peri bacası var. Ama en yoğun olarak Avanos – Ürgüp – Uçhisar’ın oluşturduğu üçgenin içinde kalan vadilerde gözlemleniyor. Göreme’de bulunan Aşk Vadisi’nde peri bacalarınını tepeden seyredebilirsiniz. Göreme-Avanos arasında bulunan Paşabağ Vadisi’nde farklı yerde göremeyeceğiniz keşişlerin inzivası olan mantar biçimli peri bacalarını bulabilirsiniz. Ürgüp Şahinefendi’de, bölgenin en önemli üç vadisinden biri olan bez bebekleriyle ünlü Soğanlı Vadisi’nde yüzlerce peri bacası oluşumu bulabilirsiniz.Nevşehir’e 7 km. uzaklıktaki Çat kasabasına da peri bacası ormanı diyebilir, Aksaray’ın Güzelyurt ilçesine bağlı Selime’de yamaçlara yaslanmış peri bacalarında güneşin bıraktığı renkleri seyredebilirsiniz. Peri bacalarını görebeliceğiniz en güzel noktalardan bir tanesi de , ‘Zelve Vadisi’dir.
‘Nam-ı diğer Kapadokya’yım’ diyen yaşlı peri bacalarının, sessiz hayatları boyunca başlarından geçen milyonlarca hikaye var. Ve onları göreceğiniz birçok yol kenarı, birçok tepe var Kapadokya’da.
Hatta bir de halk arasında denilen ve günümüze kadar ulaşan bir peri bacaları efsanesi de duyacaksınız gezerken.
Peri bacaları Efsanesi
Efsane bu ya; bundan çok zaman önce Göreme’deki köylerden birinde çok çalışkan bir köylü yaşarmış. Peri bacalarının gölgelediği bağlarından üzümler dolar taşar, peri bacalarının içine oyduğu güvercinlikleri hiç yumurtasız kalmazmış. Çalışarak geçirdiği ömrünün son demlerinde hasat zamanı erkenden tarlasına gitmek istemiş ama eski gücü kalmadığından bir peri bacasının eteğinde yığılıp kalmış. Bir yandan da hayıflanıp ‘yel savurursa, kuşlar diderse nice olur emeğim’ diye söylenip dururmuş. O böyle üzülüp ağlarken, birden peri bacalarının içinden ellerinde meşalelerle birçok perinin çıktığını görmüş. Periler yaşlı adamın tarlasındaki ekinleri, bağları toplayıp hangarlara taşımışlar ve işlerini şafak sökene kadar bitirip ortadan kayboluvermişler. Yaşlı adam gözlerine inanamayıp rüya gördüğünü sanmış önce ama çalışkanlığın ödülü olsa gerek, o geceden sonra da periler hep yardımına koşmuşlar. Köydekiler beli bacağı tutmayan bu yaşlı köylünün tarlasının verimine ve nasıl bu kadar baktığına akıl sır erdiremeseler de, gerçeği hiçbir zaman öğrenememişler. Yaşlı adam bir gün sırrıyla birlikte ölüp gitmiş fakat peri bacaları sessizliğiyle bu sırrı hep saklamış.
Tıpkı sakladığı diğer nice sırlar gibi…
Hayatta gördüğün ennnnnnnnnnnnnn uzuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun bilgiye ulaştım ama deyfi hoca %100 verdi
Tebrikler İsmail, umarız öğrenmişsindir
Sevgilli Belediyemiz Her sey cok güzel Harika bu güzelligi bozan kokular olmasaydi insanlarin tabi ihtiyaclari gidermek icin yeterince Mobil Tuvaletler el yikama yerleri kurulsaydi iyi olurdu cok sikayet edenler oldu.
Saygilar
Turistlik yerdeki tabelalar bu doğalar yapının siluetini oldukça bozuyor. Ahşap standart ve küçük tabelalar kulanılmalıdır. Uc hasar kesesinin içi ve cevresi oldukça kötü ve bakımsız durumda. Kalenin hemen yanına yapılmış olan tuvalet kaldırılmalı ve daha uzak bir noktaya, ahşap giydirme ile yapılmalıdır.
Dunyanın 7 harikasından biri olarak secilen, bir çok turistin geldiği böyle güzel bir bölgeyi daha profesyonel bir ekip tarafından restore edilmelidir.
Geçen hafta Mersin’den tur organizsyonu ile 25 kişilik gezgin buraya geldik.Ürgüp Şahinefendi köyünde arabadan indik.İlk önce 5km.Takınpaşa köyüne kadar yürüdük,vadide bazı yerlerde peribacaları vardı.Fakat fazla değildi.Daha sonra Taşkınpaşa köyünden yamaç ve vadiden 5 km.yürüyerek Keşlik manastırına geldik.Bu arada yüzlerce ilginç ve güzel peribacası vardı.Keşlik manastırından tekrar yürümeye başladık 3 km.sonra Cemil köyüne geldik.Bu yol üzerinde yamaçlarda çok sayıda ve çok büyük peribacaları gördük.Toplam 13. km.yol yürüdük.
Balon fiyatları niye bu kadar pahalı. Allah var ya 700 lira kişi başı olurmu ya. Türkiyede Türk olmak , dar gelirli olmak kadar zor bir şey yok heralde . Bu ülkenim şartları düşünülmeden göz önünde bulundurulmadan belirlenmiş fiattır. Benim dört kişilik bir ailem var inanın gelip gezmeyi düşünüyordum 2 gün önce bir yakınımız gelip görmesi ve fiatların böyle olduğunu söylemesinden sonra vaz geçtim balona binemeyeceksem niye geleyim dedim. Öğretmen olarak Benim yerimde hangi öğretmen olursa olsun 4 kişi içinbu parayı vermesi gerçekten imkansız. Gözünüzü para bürümüş eminim bu mesajı yayınlamayacaksınız bile, göbeğinizi kaşıyıp dalga geçeceksinizdir. Allah kabul etmesin….
Erdal Bey Merhabalar,
Balon fiyatı bizim kişisel olarak belirlediğimiz bir şey değildir. Balon firmaları tarafından belirlenir ayrıca balon uçuşları çok büyük maliyetleri olan uçuşlardır. Balonun kendisi, pilotlara ve yer ekiplerine verilen maaşlar yüksektir. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum ne yazıkki vatandaşlarımız kolaylıkla binebilmesine olanak sağlamıyor bu konuda size katılıyorum.
[…] Peri Bacaları […]